Vücudumuzda bulunan toksinlerin sağlıklı hücrelere yapışarak önce hücrelerin normal görevlerini yerine getirmesini engelliyor ve zamana hücre dna sını değiştirerek dna sı değişmiş sağlıksız hücreler haline getirip çeşitli hastalıklara sebep oluyor. Bir süre sonra toksinler hücreyi tamamen ele geçirip ölü hücreler olmasına sebep oluyorlar Ölü hücreler metabolizma içerisinde birikerek zamanla riskli hastalıklara neden oluyorlar. Antioksidanlar ise;vücutta bulunan toksinleri etkisiz hale getirerek canlı ve sağlıklı hücrelerin yaşamlarını devam ettirmelerini sağlayarak bir nevi antikor görevi üstlenirler.
Vücutta bulunan toksinler yok edilmediklerinde hızla üreyip çoğalarak hücrelerin dna sını değiştirerek hem vücut direncini düşürür hem de kanser hastalığının oluştuğu kötü huylu hücrelerin oluşmasını ve çoğalmasını sağlarlar. Bu nedenle vücudumuzda bulunan ve serbest radikaller olarak adlandırılan toksinlerin yok edilmesi ve vücut dışına atılmasını sağladıkları için antioksidanlar vücut açısından çok önemlidir. Serbest radikallere karşı savaşan antioksidanlar içerdikleri; antosiyaninler, kateşinler, likopenler, beta karotenler, resveratroller, C viteminleri, E vitaminleri, selenyumlar, polifenoller, gluco sınolates ve luteınler sayesinde toksinleri yok ederek vücut dışına atıyorlar.
Antioksidanlar, vücut tarafından normal olarak salgılanır ve üretilirler. Ancak belirli yaşlarda belirli psikilojilerde antioksidan üretimi azalır ve ihtiyaç olan orandan daha az miktarda salgılanır. Bu dönemlerde antiokasidan içeriği zengin olan besinler bolca tüketilmeli ve vücudumuz antioksidan bakımından zenginleştirilmelidir. Vücut metabolizması için gerekli miktarda antioksidanların bulunamaması halinde; damar sertlikleri, kalp damar hastalıkları, damar tıkanıkları, hiper tansiyon rahatsızlığı, ve en riskli rahatsızlık olan kanser hastalığına sebep olur.
Her besinin, meyve ve sebzenin antioksidan içeriği, antioksidan bileşeni aynı olmadığı gibi içerik olarak farklı bileşenler barındırırlar. Antioksidan ihtiyacımızı tedarik etmek için olabildiğince doğal ortamda ve kimyasal ilaçlardan etkilenmeden yetiştiriliyor ise antioksidan bakımından çok zengin bir içeriğe sahiptir. Antioksidan bulunduran meyve ve sebzeler
1 ) Domates, domates salçası, greyfurt, karpuz, kayısı, zerdali ve kuru kayısı da bol miktarda likopen bileşeni barındıran antioksidan bulunur.
2 ) Mürdüm eriği, böğürtlen, kiraz, karadur, malta eriği, yeşil erik gibi meyvelerde antisiyaninler bileşeni bakımından zengin antioksidan bulunur.
3 ) Siyah çay, yeşil çay, civan perçem ve papatya çaylarında kateşin bakımından zengin antioksidanlar bulunur.
4 ) Havuç, üzüm, yaban mersini, kavun, mango ve kerevizde beta karoten içeriği bakımından zengin antioksidanlar bol miktarda bulunur.
5 ) Greyfurt, portakal, mandalina, biber, brokoli, kivi, kuş burnu ve kızılcık meyvelerinde bol miktarda C vitaminince zengin antioksidanlar bulunur.
6 ) Patates, badem, ay çekirdeği, yumurta, buğday arpa gibi bitkilerde selenyum içeriği zengin antioksidanlar bulunur.
Bu meyve, sebze ve bitkiler dışında; ahu dudu, soya fasulyesi, erik, elma, yaban mersinin, brüksel lahanası, karnabahar, ıspanak, kara lahana, kivi gibi antioksidan bakımından zengin besinler ile düzenli olarak beslenmeliyiz. Bitkilerde serbest radikallere karşı etkili olan peroksi ve super peroksi bileşenlerinin bazılar suda bazıları yağda çözünmüş olarak bulunduğundan hayvansal ürünleri de bolca yiyerek ihtiyacımız olan antioksidanları sağlayabiliriz.
Bitkilerden aldığımız antioksidanlar yetersiz olduğunda hazır olarak satılan ve kapsül olarak üretilen hazır anti oksidanları satın alarak ihtiyacımız olan antioksidanları sağlamış oluruz.
Bağışıklık Sistemi, vücudumuzun savunma fonksiyonlarını yerine getiren, oldukça spesifik ve karmaşık bir sistemdir. Bağışıklık sisteminin gelişmesi ve devamlılığının sağlanmasında gıdalarla…
Anoreksiya nervoza 'ya eşlik eden bozulmuş beden imajı çeşitli araçlarla değerlendirilebilir; bu araçlardan en sık kullanılan Yeme Bozuklukları Envanteri'dir. Anoreksik…
Hayvan Davranışlarının Psikolojik Temelleri; Bu gruplardan ilki; biyolojik alt yapılıdır ve genlerin kontrolünde içgüdüsel olarak gerçekleşir. Diğer grup ise; sonradan…
Alzheimer' in bilinen kesin bir iyileştirici tedavisi yoktur. Fakat doğru uygulanacak olan bir tedavi süreci ile hastalık büyük ölçüde kontrol…
Akciğer Kanseri, pulmoner kökenli heterojen bir grup kanserdir. Akciğer kanserinde temel amaç insanlar risk faktörlerinden (belirli mesleki maruziyetler yanında ilk…
Crohn hastalığının başlama yaşı genellikle 20- 30 yaşları arasındadır. Ancak crohn hastalığı aynı zamanda çocukluk döneminde de görülmektedir.
This website uses cookies.