Akciğer Kanseri Nedir Belirtileri Tedavisi

Akciğer Kanseri Nedir Belirtileri Tedavisi

Doktor Kansersin Dediğinde, Ben…

Bir kanser teşhisi insanda; hastalığnı anlamını kavramaya çalışmayı ve aynı azamanda korku, depresyon, çaresizlik ve umutsuzluk gibi duygularla başetmeyi beraberinde getirir. Ne yazık ki çoğu insanın bu sorunlarla savaşacak içgörüsel kaynakları yoktur. Kişinin bu aşamada hastalığın kaçıncı evresinde olduğunu bilmesi, etkili başetme yöntemlerini kullanabilmesinde son derece önemlidir.

Sağlık; sadece vücutta hastalığın ve sakatlığın olmayışı değil, hem bireysel hem toplumsal sorumluluklarını yerine getirmede ruhsal yönden de tam bir iyi olma durumudur. Bu sebepledir ki bir hastalık için bilinmesi gerekenler öğrenilirken, ruhsal iyiliğe ulaşma yolları da ele alınmalıdır.

  TANI: Akciğer Kanseri

   Akciğerleri tanımak:

Solunum yaşamımız için gerekli olan oksijenin vücudumuza kazandırılmasında ki fizyolojik bir olaydır. Bu olayın devamlılığının sağlanabilmesinde ise akciğerler görevlidir ve dokusal yapıları hayatımız için son derece önemlidir. Sağ ve sol olmak üzere iki parçadan oluşur. Bu iki akciğer boşluğu arasında ki kalan boşluğa mediasten denilir, ve o kısımda kalp ve damarlar bulunur. Sağ akciğer üç, sol akciğer iki lobdan oluşmaktadır.

   Akciğer Kanseri Nedir?

Akciğerde ve ya çevresindeki dokularda oluşan, hızlı ve kontrolsüz yayılım özelliğine sahip kanser hücrelerinin akciğer dokusuna zarar vererek klinik tabloda hastayı gün be gün eriten bir hastalıktır. Akciğerde oluşmuş bir tümör %80-90 oranında primer akciğer kaynaklıdır. Başka bir organdan kaynaklı metastatik oluşuma sık rastlanmaz. Akciğer tümörleri çoğu zaman akciğer dokusundan kaynaklı olabiliyorken bazı durumlarda akciğerin; kan damalarlarında, sinirlerinde, kıkırdak dokusunda, lenf bezlerinde ve dış zarında (plevra) görülebilmektedir. Bu tümörler histolojik (dokusal) olarak sınıflandırıldığında iki temel karsinom türü ön plana çıkar. Bunlar “Küçük hücreli akciğer kanseri” ve “Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri” dir. Tüm solunum sistemindeki kanserlerin %95’ini oluştururlar.

Akciğer kanserinde histolojik tiplere göre görülme sıklığı;

Histolojik tip                                                                       Sıklık (%)

Küçük hücreli dışı akciğer kanseri                             80
-Adenokarsinom                                                            40
-Skuamoz hücreli akciğer kanseri                          30
-Büyük hücreli akciğer kanseri                                10

Küçük hücreli akciğer kanseri                                     15

Diğer                                                                                         5

 

Akciğer Kanseri Nedir Belirtileri Tedavisi

Neden Akciğer Kanseri ?

Temel neden %90 sigaradır. Bu kansere yakalanma riski sigara içmeyenlerde ise % 3’tür. Diğer nedenler arasında ise pasif içicilik, genetik faktör ve çevresel faktörler olarak sınıflandırılabilir. Ailede var olan ya da önceden olmuş olan bir kanser, kişide akciğer kanseri olarak ortaya çıkabilir. Çevresel faktörler arasında en sık; toksik gazlara maruz kalma, temizlik ürünlerinin zararlı gazlarının solunması ve hava kirliliği gelmektedir. Sanayi bölgesinde ikamet eden; genellikle kömür ve nikel maden işçileri olan asbeste maruz kalmış; evlere gündelik temizliğe giden ve temizlik kollarında çalışan; çok daha önceden akciğer enfeksiyonu geçirmiş kişilerde risk çok daha fazladır. Kötü beslenme alışkanlıkları, alkol, immün (bağışıklık) sistemin baskılanmış olması ve radyoaktif faktörler azlıkla sayılabilecek nedenler arasındadır.

Dip not: Bir erkekseniz ve neden ben diyorsanız, bir erkeğin bir kadına oranla akciğer kanserine yakalanma riski 4 kat daha fazladır.

   Akciğer Kanseri Belirtileri ve Bulguları

Akciğer kanseri ne yazık ki çoğu zaman asemptomatiktir. Belirli bir büyüklüğe ulaşıp baskı yaptığında belirti vermeye başlar. Bu belirtiler; uzun süreli öksürük ve bu öksürüğün farklılaşması, balgam, hemoptizi (kanlı balgam) gibi genel olabiliyorken plevraya yakın yerlerde ağrı ile kendini gösterir. Tümör yerleşimi akciğerin alt loblarında ise, diyafragmanın tahriş edilmesine (irritasyonuna) bağlı solunum güçlüğü görülmektedir. Hastalığın seyri kötüleşmisse kilo kaybı, iştahsızlık ve anemi (kan değerlerinin düşüklüğü) gözlemlenir.

   Akciğer Kanseri Evreleri

Akciğer kanseri evrelemesi yani hastalığın hangi aşamada olduğunun bilinmesi, tedavi seçeneklerini belirlemek kadar önemli bir aşamadır. Evre durumlarına göre tedavi seçenekleri uygulanacağı için bu konu ayrı bir önem kazanır. Bu evreleme yapılırken bakılan üç önemli kriter vardır. Bunlar; primer tümörün özellikleri, tümörün lenf nodu tutulumunun olup olmadığı ve tümörün metastaz yapıp yapmadığıdır. Bu üç kritere bakılarak evre I’den IV’e kadar kanser sınıflandırması yapılır. Evre I-II genellikle cerrahi yöntemle, eğer tümör 4 cm’den büyük ve nod tutulumu (1) varsa kemoterapi ile tedavi edilir. Lenf nodu tutulumu mediasten boşlukta (2) ise cerrahi işlem sakıncalıdır.

  Akciğer Kanseri Teşhisi

Bilgisayarlı tomografi (BT): Kanserin malignite (kötü huylu) değerinin ölçümünde kullanılır. Sadece boyutu ölçtüğü için çok etkili bir yöntem olarak kullanılmamaktadır. Kısa aks çapı 1 cm’den büyükse nodül anormal kabul edilir.

Florodeoksiglukoz pozitron emisyon tomografisi (FDG-PET): Bu yöntem ile hem boyut, hem de metabolik aktivite ölçüldüğünden daha sıklıkla başvurulan bir ölçüttür. PET; BT ile birlikte uygulandığında doğruluk oranı %90’a ulaşır.

Mangetik Rezonans ve akciğer röntgenleri evrelemede ölçüt vermeyebilir. Doktor istemi ile bu tetkiklerde istenebilir fakat sıklıkla başvurulmaz.

   Akciğer Kanseri Tedavisi

   1)Kemoterapi:

Kemoterapide amaç hastanın kendi sağlıklı hücrelerine zarar vermeden, malign hücrelerin sayısını azaltmaktır ve yok olmalarını sağlamaktır. Bunu sağlamada geçerli durumlardan bazıları şöyledir:

  •   Erken evrede cerrahi girişim uygulanmış bir hastanın yeniden aynı hastalığa yakalanma riskini azaltmada,
  •   İlerlemiş evrelerde hastanın cerrahi girişime uygun hale gelebilmesinde,
  •   İleri evre hastalarda palyatif amaçlı (rahatlatıcı, yaşam kalitesini arttırmada) uygulanabilir. Kemoterapik ilaçlar etki mekanizmalarına göre alt gruplara ayrılırlar;

a) Antimetabolitler: Bu grup ilaçlar nükleikasit biyosentezini engelleyerek kanserli hücre çoğalmasında ki temel unsur olan DNA VE RNA üzerinde etkisini gösterir. Bu şekilde hücre ölümünü gerçekleştirir.
b) Alkilleyici Ajanlar: Bu ajanlar kanserli hücre çekirdeğindeki DNA ile tepkimeye girerek DNA’nın yapısını bozar ve öldürür.
c) Bitkisel alkaloidler: Bu grup ilaçlar ise kanserli hücre bölünmesini durdurmakta etkilidir. Bu grup ilaçlar yüksek dozda uygulandığında ölüme kadar giden ciddi sorunlara yol açabilir.
d) Radyoaktif İzotoplar: Malign tümör hücrelerini seçerek tahrip eder.

Bazı durumlarda hastalara kemoterapi uygulanması sakıncalıdır. Eğer hastada var olan bir enfeksiyon varsa kemoterapi uygulanmaz çünkü hastanın bağışıklık sistemini zayıflatan kemoterapik ajanlar ile enfeksiyon tüm vücuda yayılarak hastalık tablosunu ağırlaştırır. Hasta yakın zamanda cerrahi operasyon geçirmiş ise, yara iyileşmesini geciktireceğinden kemoterapi tercih edilmez. Böbrek ve karaciğer fonksiyon bozukluklarında, ilaçlar karaciğerde işlenip böbrek yoluyla atıldığı için organ hasarı oluşturabilecek durumlardan kaçınma adına kemoterapi uygulanmaz. Radyoterapiden ise 3-4 hafta sonra uygulanabilir. Gebeliğin ilk üç ayında kesinlikle kullanılmaz.

  Kemoterapinin yan etkileri: 

Kemoterapötik ilaçlar kanser hücrelerinin yanı sıra normal hücreleride etkilemekte olup farklı üç ana grupta incelenecek olunursa;

I) Kemik İliği depresyonu: En ciddi ve tehlikeli yan etkidir. Kemik iliğinin deprese olması ile kan hücrelerinin yapımı baskılanır ve hastada kansızlık başlar. Pıhtılaşma faktörleri gelişmediği için kanamaya eğilim artar, savunma hücreleri yapılamadığı için hasta enfeksiyonlara açık hale gelir.

II) Saç Dökülmesi: En sık görülen yan etkidir. Saç foliküllerinin etkilenmesinden kaynaklanır.

 III) Sindirim Sistemine Etkisi: Sindirim sistemi içinde en sık bulantı kusma şeklinde kendini gösterir.

  2) Radyasyon tedavisi (radyoterapi):

Bir elementin aynı atom numaralı olup, farklı kitle numaralı olanlarına o elementin izotopları denir ve sabit olmayan iztopuda “radyo-aktif”tir. Bu maddenin kendiliğinden parçalanarak alfa, beta, gama gibi ışınlar yaymasına “radyasyon” denir. Bu yöntem esas alınarak yapılan tedavi radyasyon tedavisidir. Bu yöntem ile kanserli hücre üzerine gönderilen ışınlarla malign dokuların tahribasyonu sağlanır.

  3) Cerrahi tedavi:

Erken tanı konulmuş ve hastada metastaz yok ise cerrahi yöntemler tercih edilebilir. Hasta opere edilerek tümörden uzaklaştırılır.

  Kanserli Hastanın Psikolojik Durumu ve Aileye Düşen Sorumluluklar

Kanser tanısı konan bir kişi ilk olarak ölümü düşünmeye başlar. Bir çok hastalıkta görüldüğü gibi kanserde de her zaman iyileşme sağlanmayabilir. Ailenin hastaya gerçekçi yaklaşımlarla yaklaşması daha uygundur. Hastaya tanısının söylenip söylenmemesi kararını aile ve doktor ortaklaşa verebilir. Bir kısım hasta tamamen içine kapanıp, konuşmamayı tercih edebilirken bir kısmı ise tamamen inkar yoluna gidebilir.

Aile ve doktor işbirliği yapmalıdır. Hasta kendini ifade etmeye çalıştığında aile bunun için uygun ortamı yaratmalıdır. Kanser hastası pikolojik destek almaya uygun olduğunda aile bu konuda destek vermelidir. Bazen kişi hastalığı ya da yakalaşan ölüm hakkındaki düşüncelerini gizleyebilir. Aslında çok korkuyorken, cesur görünmeye çalışabilir. Ailenin yardımı dokunabilmesi için hastanın gerçek duygusunu iyi tanımlaması gerekir. Ailenin öfkeyi anlaması çok önemlidir. Hem aile hem de hasta düzenli psikiyatri kontrolüne gidebilirler. Aile inanç sistemini sorgulayayıcı bir tutum sergilememeli ve bunu hastaya belli etmemelidir.

Bazen tek bir söz, bazen tek bir dokunuş hastanın rahatlamasında en önemli davranış biçimleridir. Aile kendini hırpalamadan, sadece dürüst ve doğal olarak, her zaman hastanın yanında olduğunu kişiye gerçekten hissettirmesi çoğu zaman yeterli olur.

Tags: , , , , ,

Bir cevap

  1. […] önlem alabilmek içinse, hastalığa neden olan etmenlerin iyi bilinmesi gerekiyor çünkü akciğer, lenf, karaciğer, safra gibi pek çok çeşidi olan kanser hastalığına neden olan çok sayıda […]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.