Toksin Nedir Nasıl Oluşur

Toksin Nedir Nasıl Oluşur

Toksinler canlıların hayati fonksiyonlarını yerine getirirken ortaya çıkardığı zehirlerdir. Toksinleri üreten canlıların kendi yapılarında, kendi toksinlerini tolere etmelerine yarayan mekanizmalar bulunur. Toksinler tolere edilemediği durumlarda canlıda ciddi hasarlara yol açmaktadır.

Yılan, örümcek ve akreplerde bulunan toksinler yılan, örümcek ve akrebin beslenme ve yakılım esnasında, besin yıkımı sonucunda ortaya çıkar. Her akrep, örümcek ve yılanda bu oran farklılık gösterir. Örneğin bazı yılanların toksinleri vücutta kendi kendine tolere edilirken, bazı yılanlarda ise bu toksinler çeşitli bezlerde depolanarak bir savunma mekanizması oluşturur. Aynı şekilde akreplerde de, genç akreplerde vücutta yıkım fazla olduğundan toksin miktarı çok fazla iken, akrep yaşlandıkça bu oran düşmektedir. Akreplerin en küçüklerinin en zehirliler olarak bilinmesinin sebebi budur. Örümceklerde ise karadul örümceğinin dişi ve erkeğinin aynı türden gelmesine rağmen sadece dişisi ölümcül seviyede zehirlidir.

Vücudumuzda aynı diğer canlılar gibi besinlerin yıkımı ve çeşitli fiziksel aktiviteler sonucunda toksin üretir. Ayrıca dışarıdan alınan besinler ve ilaçlar yoluyla da toksin üretilebilir. Bu toksinlerin çoğu vücudumuzun doğal savunma mekanizmasında görev alan karaciğer tarafından yıkılarak zararsız hale getirilir. Örneğin siroz hastalığı, karaciğeri saran bir rahatsızlık olması sebebiyle vücutta toksinlerin birikmesine ve bunun sonucunda ölüme neden olur. Doğal savunma mekanizmalarımız aktif şekilde çalıştığı sürece toksinler vücudumuz için zararsızdır. Ancak dışarıdan alınan besinler (alkol vb.) nedeniyle vücudumuzdaki toksin oranının karaciğerin tolere edemeyeceği seviyeye gelmesi mümkündür. Bunun sonucunda erken yaşlanma ve fiziksel faaliyetlerde zayıflama görülebilir.

Vücudumuzdaki toksinler (botulinum) dışarıdan alınan ve vücut tarafından üretilenler olarak ikiye ayrılır.

Vücut Tarafından Üretilen Toksinler

Toksin Nedir Nasıl Oluşur
Vücudumuzdaki toksinler dışarıdan alınan ve vücut tarafından üretilenler olarak ikiye ayrılır.

Besinlerin yıkımı ve fiziksel aktiviteler esnasında şeker yakılarak vücudumuz için gerekli enerji ortaya çıkar. Bu enerjinin yanı sıra az miktarda da olsa toksin açığa çıkmaktadır. Bu toksinlerin çoğu karaciğer enzimleri tarafından yıkılarak zararsız hale getirilir. Bir kısmı da böbrekler tarafından süzülerek atılmaktadır.

Vücudumuz için her toksin kullanım olarak zehirleyici değildir. Örneğin safra kesesinde üretilen safra sıvısı vücut tarafından üretilen bir çeşit toksindir. On iki parmak bağırsağında, safra- bağırsak kanalından bağırsağa geçiş yaparak besinlerin sindirilmesinde önemli rol oynar. Bu toksinin bir kısmı bağırsak tarafından parçalanır, bir kısmı da sindirilmeden dışkılama yoluyla dışarı atılır.

Vücuda Dışarıdan Alınan Toksinler

Besinler ile Alınan Toksinler

Besinlerin üzerinde üreyen mikroorganizmaların besinlere bıraktığı toksinler ve zehirli olarak tabir edilen gıdaların (zehirli mantar vs) yenilmesi sonucunda toksinler vücuda girer.  Bu toksinlerin bir çoğu vücudun doğal savunma mekanizmaları tarafından yok edilir. Ancak bu yok ediş esnasında vücutta titreme, ateş ve kusma gibi belirtiler görülebilir. Zehirli mantarlar gibi zehirli besinlerin tüketilmesi sonucunda da sindirim işleminden sonra toksinler açığa çıkar ve bağırsaklarda bir kısmı yıkıldıktan sonra bir kısmı emilir. Bu emilen toksinler vücutta daha önce bahsedilen belirtileri ortaya çıkartabilir.

Mikroorganizmalar ile Alınan Toksinler

Mikroorganizmalar vücudumuza girdiğinde vücudumuzun doğal besinlerinden beslenerek üremeye başlar. Doğal faaliyetlerini gerçekleştirirken aynı diğer canlılarda olduğu gibi toksinler açığa çıkar. Bu toksinler endotoksin ve ekzotoksin olarak ikiye ayrılır. Ekzotoksinler, mikroorganizmaların hücre duvarından dışarıya salınan toksinlerdir. Endotoksinler ise  mikroorganizmaların hücresel faaliyetleri sonrasında hücre içerisinde topladığı toksinlerdir. Hücre bütünlüğü bozulmadığı sürece bu toksinler açığa çıkmaz. Ancak vücuttaki beyaz kan hücrelerin bu mikroorganizmaları yıkıma uğratması sonucu vücuda yayılır. Mikroorganizmalar tarafından salgılanan toksinler basitçe yıkıma uğrayabildiği gibi, öldürücü de olabilir. Örneğin botulinum toksini, clostridium botulinum mikroorganizması tarafından üretilen toksindir. Nöromüsküler (kas sinir sistemi üzerinde) sistem üzerinde bloke edici etki oluşturarak öldürür. Çok az bir miktarı dünya üzerindeki bütün nüfusu öldürebilecek güçtedir. Dünya üzerinde bilinen en güçlü toksindir.

Hayvanlar ile Alınan Toksinler

Bazı hayvanlar vücuttaki çeşitli faaliyetlerini yerine getirirken bir yandan da vücutlarında toksinleri savunma mekanizması olarak depolarlar (akrep, yılan, örümcek vs.). Bu toksinlerin insan vücuduna girmesi sonucunda, yıkım mekanizmasında görevli karaciğer, böbrekler ve bağırsaklar başta olmak üzere tüm vücutta harabiyet başlar. Bu tip toksinlerin çoğu vücudun kendi tolere edemeyeceği toksinlerdir. Tedavi için dışarıdan tıbbi destek gereklidir.

İlaçlar ile Alınan Toksinler

İlaçların hemen hemen tamamı vücuttaki etki mekanizmalarını tamamlarken bir takım toksinler açığa çıkarırlar. Bunlar arasında antibiyotikler, yıkım esnasında en çok toksin ortaya çıkartan ilaçlardır. Bu toksinlerin bir çoğu karaciğer tarafından yıkılır. Bir kısmı da idrar yoluyla dışarı atılır. İlaç kullanımı aşırıya kaçtığı zamanlarda, karaciğer tarafından tolere edilemeyen toksinlerin vücuda yayılması sonucu vücutta harabiyet oluşabilir. Ayrıca özellikle son tüketim tarihi geçen antibiyotikler başta olmak üzere, uygunsuz tüketilen ilaçlar büyük harabiyet ve ölüme yol açabilir.

Anti-Toksin Nedir?

Anti-toksinler toksinlerin sentezlenerek etki mekanizmalarının değiştirilmesi yoluyla elde edilir. Mikroorganizmalarda direk toksinin kendisi, hayvanlarda ise kandaki plazmanın sentezlenmesi ile oluşturulur. Mikroorganizmalardan alınan toksinlerin anti-toksine çevrilmesi toksinlerin ortadan kaldırılması için sık kullanılan ve etkili bir yöntemdir. Ancak hayvanlardan alınan ve yılan anti-toksini ve akrep serumu gibi anti-toksinler anaflaksi (alerjik reaksiyon) durumuna yol açabildiğinden çok tercih edilen bir uygulama yöntemi değildir. Semptomatik tedavinin işe yaramadığı durumlarda kullanılır.

Tags: , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.