Epik kalkanei yani topuk dikeni, uzmanlar tarafından farklı görüşlerle açıklanır. Bunlardan ilki ve yaygın olarak bilineni; ayak kemiğine çok fazla yük binmesiyle zorlanan topukta ”kalsiyum” birikmesiyle ufak bir çıkıntının oluşmasıdır.
Diğer bir görüş ise; ayak altında bulunan ve ayağın yaylanmasını sağlayan mekanizmanın, topuk kısmına bağlandığı yerde oluşan kısalma sonucunda topuk dikeni hastalığının meydana gelmesidir. Ayrıca plantar fasiit diye adlandırılan ayak kemerindeki iltihaplanma da topuk dikenine yol açabilir. Çünkü erken tedavi edilmeyen bu iltihap, zamanla sertleşip kemiksi bir yapıya dönüşür ve bu duruma da topuk dikeni tanısı konur.
Özellikle basma sorunu yaşayan kişilerin, ayak kavisinin çökük olması yük dağılım mekanizmasının işlevini bozar ve tüm yük topukta toplanır. Bu da topuk dikenine zemin hazırlamış olur.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir; topuk dikeni herhangi bir yaş ortalaması olmaksızın her yaşta görülebilecek bir ayak hastalığıdır. Peki bu hastalığın kaynağı nedir ve hangi durumlarda daha sık görülür? Bu soruların cevaplarını maddeler halinde kısaca sıralayalım;
Aşırı kilo
Düz tabanlık ve ayağa baskı yapan diğer basma bozuklukları
Ayak kavisin çökmesi
Uzun süreli ve yorucu yürüyüşler
Bilinçsizce yapılan ayakkabı seçimi
Diyabet
Yoğun fiziki aktiviteler
Yaşlılığa bağlı kemik hastalıkları
Romatizmal hastalıklar
Yukarıda saydıklarımız topuk dikeni oluşumunun başlıca nedenleridir. Bunların dışında daha başka sebeplerle de topuk dikeni oluşabilmektedir.
Topuk dikeni genellikle dikenin bulunduğu kısımda iltihaplanma var ise ciddi ağrılarla belirti gösterir. Bu ağrılar özellikle sabahları hissedilir. Çünkü günün tüm yorgunluğu ve ayağa uygulanan baskı, uyku sırasında topukta toplanarak hastanın uyandıktan sonraki ilk adımıyla şiddetli ağrıya dönüşür. Bunun yanı sıra bacak ve bel ağrıları da topuk dikeni ihtimalini akla getirebilir. Ağrılar dinlenmeyle geçmeyeceği gibi tedavi edilmezse şiddetini de arttırabilmektedir.
Erken teşhisle gerekli ortopedik tedavi uygulanması, oluşabilecek sıkıntıları önleyecektir. Zamanında tedavi edilmeyen topuk dikeni, aktiviteleri kısıtlayacağından, kaslarda zayıflamayla birlikte kişinin yürüme kalitesini bozarak bacak, bel ve kalça gibi bölgelerde aşınmaya sebep olacaktır. Hareketlerin kısıtlanması eklemlere orantısız yük bindirecek ve bunun neticesinde de eklem kireçlenmeleri görülecektir. Topuk dikeni ilaç, fizik tedavi ve ortopedik tabanlıklarla yüksek oranda iyileşme sağlar. Topukta iltihaplanma varsa hastanın durumuna göre anestezi ya da lokal anestezi uygulanarak topukta açılan ufak bir delikten endoskopi yöntemiyle iltihap temizlenir.
Topuk dikeni tedavisindeki bir diğer yöntem ise; ‘‘proloterapi’‘ dir. Bu yöntemle hasarlı dokuya proliferant solüsyon denen özel içerikli bir ilaç enjekte edilir. Bu solüsyon enjekte edildiği andan itibaren hücreler hızla yenilenmeye başlar. Böylelikle kasların çekme gücü artar ve dokular güç kazanır. Birkaç seanstan sonra hastanın tedavisi tamamlanmış olur.
Topuk dikeni ağrılarını minimuma indirmek için çeşitli yöntemler mevcuttur. Bu yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Spor yapıyorsanız mutlaka ısınma hareketleriyle başlayın.
Ayakkabınızın içine ayak kemerini destekleyen tabanlık koyabilirsiniz.
Ayağınıza tam olarak oturan ve yumuşak tabanlı ayakkabıları tercih edin.
Topuklu ayakkabı kullanıyorsanız doktorunuza danışarak ayağınıza uygun ortopedik taban önerileri alabilirsiniz. Şunu da sakın unutmayın; topuklu ayakkabılar topuk dikeniyle birlikte kaslarda da deformasyona yol açarak kalıcı problemler yaratabilir.
Son olarak, fazla kilolarınız varsa derhal bu fazlalıklardan kurtulun. Aşırı ve hızlı kilo alımlarından sakınarak topuk dikeni riskini en aza indirebilirsiniz.
Tüm bu anlatılanları bilinçli bir şekilde uygulamanız hem ayaklarınızın hem de tüm vücudunuzun daha güçlü ve korumalı olmasını sağlayacaktır.
Bağışıklık Sistemi, vücudumuzun savunma fonksiyonlarını yerine getiren, oldukça spesifik ve karmaşık bir sistemdir. Bağışıklık sisteminin gelişmesi ve devamlılığının sağlanmasında gıdalarla…
Anoreksiya nervoza 'ya eşlik eden bozulmuş beden imajı çeşitli araçlarla değerlendirilebilir; bu araçlardan en sık kullanılan Yeme Bozuklukları Envanteri'dir. Anoreksik…
Hayvan Davranışlarının Psikolojik Temelleri; Bu gruplardan ilki; biyolojik alt yapılıdır ve genlerin kontrolünde içgüdüsel olarak gerçekleşir. Diğer grup ise; sonradan…
Alzheimer' in bilinen kesin bir iyileştirici tedavisi yoktur. Fakat doğru uygulanacak olan bir tedavi süreci ile hastalık büyük ölçüde kontrol…
Akciğer Kanseri, pulmoner kökenli heterojen bir grup kanserdir. Akciğer kanserinde temel amaç insanlar risk faktörlerinden (belirli mesleki maruziyetler yanında ilk…
Crohn hastalığının başlama yaşı genellikle 20- 30 yaşları arasındadır. Ancak crohn hastalığı aynı zamanda çocukluk döneminde de görülmektedir.
This website uses cookies.