Aşılama

Aşılama

Aşılama, çocuk yada erişkinleri, önemli enfeksiyon hastalığı etkenleriyle karşılaşma olasılığının en yüksek olduğu dönemlerden önce bağışık kılmak ve bu hastalıklara yakalanmayı önlemek amacıyla yürütülen bir temel sağlık hizmetidir.

Belirli bir hastalığa karşı bağışıklık sağlamak amacıyla gerekli işlemlerden geçtikten sonra organizmaya verilen, kişide antikor oluşmasına neden olan ve kişileri bu tip enfeksiyon hastalıklarına karşı koruyabilen biyolojik maddelere AŞI denir.

Biyolojik maddelerle yani aşı veya serumlarla hassas kişilerin enfeksiyon hastalıklarına karşı bağışıklanmasına immünizasyon denir.

Çiçek hastalığına karşı çiçek lezyonlarından elde edilen sıvının sağlam deriye sürülerek uygulanması yüzyıllardır bilinen bir aşılama şekli olarak kabul edilir.

Modern anlamda immünizasyon ilk kez 1796 yılında çiçek hastalığına karşı Edward Jenner tarafından başlatıldığı kabul edilmektedir. Tarihteki daha sonraki en büyük gelişme Pasteur’un kuduz aşısını bulup 1885 te uygulamasıyla atılmıştır.

Aşılama ve İmmün Cevap

Çoğu mikroorganizma yapıları ve onların egzotoksinleri antijenik özelliğe sahiptir. İmmün sistem bu antijenlere cevap verebilecek B ve T hücrelerinden oluşur. Vücuda antijen girdiğinde B ve T lenfositleri uyarılır. İmmün cevabın oluşabilmesi için bu antijenlerin B ve T  (T hücresine bağlı) lenfositleriyle ilişkiye girmelidirler. Antijenlerin girişi sitokin salınmasına yol açar. Bu da interlökinler aracılığıyla T lenfositlerin olgunlaşmasına neden olur. T hücreleri T helper I yönünde ayrılarak hücresel immüniteyi yada T helper II yönünde ayrılarak antikor üretimine yardım ederek hümoral immüniteyi oluştururlar.

  • 1. Canlı aşılar (attenüe); enfeksiyon etkenlerinin özel yöntemlerle hastalık yapma yeteneklerinin yok edilip antijenik özelliklerinin korunması ile elde edilir. Kızamık, kabakulak, sabin poliomiyelit, BCG, kızamıkçık gibi. Canlı virüs aşıları tek doz ile ömür boyu bağışıklık sağlayabilir.
  • 2. Ölü aşılar (inaktif); enfeksiyon etkenlerinin immünojen özellikleri korunarak fakat üreyip çoğalma özellikleri yok edilerek öldürülmesiyle  elde edilen aşılardır. Tifo, paratifo, kolera, boğmaca gibi bakteri aşıları, hemaphilus influenza, salk poliomyelit gibi virüs aşıları bu aşılar arasında sayılabilir. Ölü aşılar birkaç kez uygulanarak bağışıklık sağlanır.
  • 3. Toksoid aşılar;  Bakteri ürünleri yada toksinlerinden hazırlanan aşılardır. Toksik etkisi giderilir fakat antijenik özelliği korunur. Tetanoz, difteri, gazlı gangren aşıları bu tip aşılara örnektir.

Aşılar elde edildikleri mikroorganizmanın türüne göre üçe ayrılırlar:

                bakteri aşıları,

                virüs aşıları,

                karma aşılar.

İki yada daha fazla aşının karıştırılarak birlikte uygulanmak üzere hazırlanmış şekillere karma aşı denir.

Örneğin; DTaP-IPV-Hib (Difteri-Tetanoz- asellüler Boğmaca-Inaktive Çocuk felci-HIB ) ve MMR (kızamık, kzamıkcık, kabakulak) gibi.

Karma aşıların bazı avantajları vardır. Bunlar;

  • 1. enjeksiyon sayısı azalır, kişi daha az rahatsız edilir.
  • 2. Süreden kazanılarak zaman daha etkili kullanılmış olur.
  • 3. aşıların ayrı ayrı yapılmasından kazanılan bağışıklık oranından daha fazla bağışıklık oranı elde edilebilir (sinerjik etki).
  • 4. topluma kısa sürede bağışıklık vermek olanağı sağlanır.

Aşılama sırasında birkaç aşı aynı anda farklı yoldan yapılabilir. Örn; sabin polio (oral) ve DTaP-IPV-Hib (deri altı veya kas içi). Aşılar deri altı, deri içi, kas içi ve oral yoldan uygulanabilir.

Aşılamada antikor oluşum mekanizması

Aşılamanın ilk uygulamasından sonra oluşan bağışıklığa primer cevap, sonraki bağışıklığa ise sekonder cevap denilmektedir.

                A .primer cevap; ilk uygulamadan sonra birbirini izleyen üç dönem görülür;

  • latent dönem; aşının verilmesiyle serum antikorlarının oluşmasına kadar geçen dönemdir. Bu sürenin uzunluğu kişinin bağışıklık sisteminin gelişimine, verilen antijenin yapı, şekil ve dozuna göre 1-2 hafta arasında değişmektedir.
  • Eksponansiyel dönem; antikor düzeylerinin çok hızlı bir şekilde yükseldiği dönemdir. Bu dönem antikor seviyesi sıklıkla 2-6 haftada en yüksek seviyesine ulaşır. Ig M tipi antikorlar genellikle Ig G ‘den daha erken yapılır ve affiniteleri daha düşüktür.
  • azalma dönemi; en yüksek düzeye ulaşan antikor seviyeleri bir süre bu seviyede kaldıktan sonra önce çok hızlı sonra yavaş bir şekilde azalmaya başlarlar. Azalma döneminin uzunluğu antikorların sentez ve parçalanma hızıyla miktarına bağlı olarak değişebilmektedir. Ig A ve Ig M, Ig G ye göre daha çabuk azalır.

B. Sekonder cevap; Aradan uzun bir süre geçtikten sonra organizmanın aynı antijenle tekrar karşılaşması sekonder cevabın oluşmasına neden olur. Aşının ilk uygulamasında yavaş yavaş oluşan antikorlar bu cevapta 4-5 gün içinde hızlı bir şekilde yüksek sayıda artar. Bu antikorlar genellikle Ig G tipindedirler.

Sekonder cevapta azalma süresi de daha uzundur. Sekonder cevap antikorları serumda daha uzun süre hatta bazen yaşam boyu kalabilirler. Sekonder cevapta bellek hücreleri önemli rol oynar. İmmünolojik bellek hem B hem de T lenfositlerde vardır. İmmün bellek uzun süre devam eder ve antijenle organizma karşılaştığında uyarılarak sekonder cevabın oluşmasına neden olur. Verilen antijenin miktarı, kalitesi ve verilişler arasındaki süre immünolojik bellek üzerinde etkilidir.

  • Aşılar zararsız, apirojen, avirülan olmalıdır.
  • Aşıların reaksiyonları, yan etkileri, komplikasyonları ya hiç olmamalı ya da en az düzeyde olmalıdır.
  • Aşıların verilen miktarları ve sayısı en az olmalı, az miktarda ve az sayıda verilen aşılar kişde tam bağışıklık  sağlamalıdır.
  • Aşılar uzun süreli bağışıklık sağlamalıdır.
  • Aşılar fazla teknik gerektirmeden kolayca uygulanmalı, aşı yapılacak kişiyi korkutmamalı, acıvermemelidir (oral aşı en idealdir).
  • Aşının etkili immünizasyon gücü yeterli olmalıdır. Güvenilir bağışıklık veren aşılar genellikle doğal enfeksiyona yakın yol ve şekillerde uygulananlardır. Örneğin canlı polio aşısı ağızdan uygulanır. İnaktif aşılarda parenteral yoldan deri altı veya kas içine yapılır.
  • Aşıların korunması, sevki, taşınması kolay olmalı; ışıktan, ısıdan, tüm çevre koşullarından kolayca etkilenmemelidir.
  • Aşı her yerde, her zaman ve her mevsimde uygulanabilir olmalıdır.

Aşılama Genel Kurallar

  • Aşının yapılma yaşı iyi bilinmelidir. Örneğin kızamık aşısı 9. ayından önce çocuklara yapılmaz. Çünkü anneden geçen antikorlarla aşının etkisi ortadan kalkar. Ancak epidemik bölgelerde 6. ayda bu aşı yapılabilir. Fakat mutlaka 9. ayda rapeli yapılmalıdır.
  • En son aşılama yaşı iyi bilinmelidir. Örneğin 6 yaşından büyüklere boğmaca aşısı yapılmamalıdır. 6 yaşından büyüklerde aşı reaksiyonları (öellikle beyin hasarı) daha sık gözlendiği ve hastalık daha hafif seyrettiği için bu yaştan sonra yapılmaz. Karma aşı difteri tetanoz şeklinde uygulanmaya devam edilir.
  • Rapeller arası süre uzarsa kalınan yerden başlanabilir.
  • Bir inaktif ölü aşı ve bir attenüe canlı aşı aynı anda farklı yere yapılabilir. Boğmaca ve polio nun aynı anda yapılması gibi.
  • Canlı virüs aşıları aynı gün uygulanmalıdır. Hepatit B ve kızamık gibi. Ancak aynı gün uygulanmadıklarında en az bir ay ara verilerek yapılmalıdır. Aksi taktirde interferans ( virüsler arsında çatışmadan dolayı birinin diğerinin  etkisini ortadan kaldırması) olayı antikor oluşumunu engelleyebilir.
  • Endemik bölgelerde aşılama mevsiminin seçimi de önemlidir. Enfeksiyonun endemik olduğu bölgelerde epidemi mevsiminden önce bağışıklık sağlamak uygundur. Örneğin polio aşısı yaz aylarında verilirse o dönemde salgın olan diğer enterovirüslerin interferans etkisi ile verilen aşı virüsünün etkisiz kalma olasılığı vardır. Aşılanm o etkenin en az yaygın olduğu mevsimlerde yapılmalıdır.
  • Rutin program içinde olmayan bazı özel aşılar (sarı humma, tifo gibi) belirli riskleri taşıyan gruplara yapılmalıdır. Bu hastalıkların yaygın olduğu bölgelere gidecek olan kişilere uygulama yapılması buna örnek olarak verilebilir. Pnömokok ve influenza için risk grupları benzer olduğundan, bu iki aşı da farklı yerlerden eş zamanlı olarak uygulanabilmektedir.
  • İmmünoglobulin verildikten sonra canlı virüs aşısı yapılmaz. İmmünoglobulin virüsün antikor üretmesini azaltır. En erken altı hafta, en ideal üç ay geçmeden aşı yapılmamalıdır. Ancak inaktif ölü aşı yapılabilir.
  • Canlı virüs aşıları geç immüniteyi ve cilt testlerini bozmaktadır. Canlı virüs aşıları ile tüberküloz testinin yapılması işlemi arasında en az 4 hafta olmalıdır.
  • Prematürelerin aşılanmasında doğum ağırlığı (erken doğumlarda aşılama daha geç başlanır, normal programa uyulmaz) ve kronolojik yaş göz önünde bulundurulmaksızın normal doğanlarla aynı protokol uygulanmalıdır.
  • Yapılan aşılar kesinlikle kayıtlı olmalıdır. Her yeni doğan için ailesine verilecek bir aşı kartı bulunmalıdır. Bağışıklık durumu bilinmeyen kişlere yaşlarına uygun aşı tablosu uygulanmalıdır. Her ne sebeble sağlık merkezine gelirse gelsin çocuğun yapılmış aşıları mutlaka sorgulanmalıdır.

İnsanlar bazı infeksiyonları birkaç kez geçirebilirler. Bu durumun nedenleri;

İnsanlar bazı infeksiyonları birkaç kez geçirebilirler. Bu durumun nedenleri;

  • Etkenin antijenik yeteneğinin olmaması
  •  Etkenin antijenik yeteneğinin zayıf olması nedeniyle oluşturduğu bağışıklamanın zayıf ve kısa süreli olması
  • Antikor seviyesinin zamanla azalması
  • Enfeksiyon etkeninin fazla antijenik tiplerinin bulunmasıdır.

Aşıların yan etkileri;

Aşıların yan etkileri lokal ve genel olmak üzere ikiye ayrılır.

Lokal yan etkiler; enjeksiyon yerinde kızartı, ödem, şişlik, ağrı ve bazen lenf bezlerinde şişme görülür. 1-2 günde geçer.

Genel yan etkiler; vücut kırıklığı, ateş yükselmesi, bulantı, kusma şeklindedir.

Aşı kontrendikasyonları;

  • Malnütrasyon
  • Malignitelerde
  • Konjenital immünyetmezlik ve immün yetmezliği olanlarda
  • İmmünosüpresif tedavi görenlerde
  • Radyasyon tedavisi alanlarda
  • Ateşli hastalıklarda ateşli hastalık geçene kadar
  • Kalp, karaciğer, böbrek hastalıları ve diyebetli hastalarda
  • Tüberküloz , lepra, sifiliz gibi kronik ve kaşeksiye yol açan hastalıklarda
  • Konvülsiyon yapan hastalıklarda
  • Hamilelikte canlı virüs aşısı yapılmamalıdır.
  • 6 yaş üzeri çocuklara DT aşısı yapılır. Boğmaca yapılmaz. 10 yaş üstü çocuklara ise difteri aşısı yapılmaz.
  • Yüksek doz kortizon kullananlara tedavikürü tamamlandıktan 3 ay sonraya kadar canlı aşı yapılmaz.

Tags:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.