Kalp Krizi Hatırası

Kalp Krizi Hatırası

Hastaneye başvurduğumda, doktorun ilk şaşırdığı nokta, yaşım olmuştu. Henüz kırk yaşında olan bir adamın anjiyo raporlarının, bu kadar ciddi ve acil müdahale gerektiren sonuçlar gösteriyor olması gittiğim hastanedeki kalp damar cerrahinin o günkü tartışma konusu olmuştu. Oysaki 3 gün içerisine kadar bir problemim yoktu. Şimdi, gençlik yıllarımda aktif bir sporcu olmam ve ziyadesiyle en güvendiğim organım kalbimden ilk kazığı yemiştim.

Kalp Krizi

25 Kasım 2012 tarihiydi. Haftalık izin günüm sona ermiş ve gece vardiyasına gitmeme saatler kalmıştı. Hanım evde şekerin bittiğini söyleyince hemen aşağıdaki marketten toz şeker almak için her zamanki kullandığım on altı basamak merdivenden aşağı indim. Apartmanın çıkış kapısında altıncı katta oturan emekli bankacı Mesut beyle karşılaşıp selamlaştık. Saat akşam sekiz civarlarıydı. Tatlı ama üşütmeyen bir Kasım akşamıydı Tüm gün yağan yağmur kesilmiş, dışarıda insanın ciğerlerinde hissettiği tertemiz bir hava vardı. Market git gel doksan altı adım mesafedeydi. Yürüdüm. Marketçinin oğluyla selamlaşıp bir kilo toz şekeri alıp çıktım. Bir adım üç adım on bir adım. Tuhaf bir his, sol kolum neden ağrıdı böyle durup dururken. Nefes mi alamıyorum? Hey yy ne oluyor. Kalbim tekleyen bir motor gibi. Neden terledim böyle aniden? Damlalar çenemden damlıyor sanki sağanakta kalmışım gibi. Hayır, bir şeyler yolunda gitmiyor. Bütün enerjim bir anda yok oldu bacaklarım taşıyamıyor beni. Dizlerimin üzerine çöktüm koskoca sokakta kimseler yok. Ben ve kalp krizim baş başayız. Selamsız sabahsız geldiği gibi aniden yok oldu. Her şey şuan normale döndü. Bir dakika önceki halimdeyim yeniden. Âmâ korkuyorum. Hemen eve çıkmalıyım. Bütün bu olanların sebebini biliyorum ama emin olmalıyım.

Evet, internetteki tüm yazılanlar bir kalp krizinin bana ‘naber dostum?’ dediğini gösteriyor. Oturduğum yerde gelen ikinci ziyaret. Bu sefer daha can yakıcı, kalbim bakımsız bir makinanın teklemeleri gibi çalışmaya çalışıyor ve yeniden o terleme bu sefer ağrıdan inletecek bir sancı göğsümün ortasında yumruk gibi.  Yaklaşık bir dakika kadar sürüyor.

Dediklerine göre Türkiye ve Avrupa’nın sayılı kalp damar cerrahlarından biriymiş. Odadaki asistanlar, öğrenciler pür dikkat onu dinliyor. Elindeki, acil koduyla kendisine ulaştırılan anjiyo filmlerine bakarken bir yandan da konuşuyor. ‘Bu hastamızın kök damarlarından biri yüzde doksan dokuz oranında tıkalı hatta koptu kopacak durumda. Göz göze geliyoruz. Birkaç saniye süren bir sessizlik, herkesin gözü o an bende hissediyorum. Hoca gözlüklerini çıkarıp masasına otururken kesin kararlı bir ses tonu ile son sözünü söyledi. ‘Seni, yarın ilk sıraya almayı ve hemen müdahale etmeyi düşünüyorum. Hastanede müşahede altında olman her şeyin yolunda olduğunu göstermez acilen damarın değişmesi lazım. Âmâ yine de şanslısın.  Sana göğüs kafesinde hemen, iman tahtasının altında boş, yedek parça gibi bekleyen bir damarı, kalbini durdurmadan nakil edeceğiz. Düşün ve kararını ver sabah seni ilk sıra ameliyata alalım. ‘

Düşünün bütün bunlar üç gün öncesinde oluyor. Hayatınız, alışkanlıklarınız düşünceleriniz, planlarınız bir anda değişiyor. Hesapta olmayan bir kalp ameliyatı ile hayatınızdaki dün ile yarın arasındaki yollar yön değiştiriyor. Yaşamınızda iki dönem var artık. Ameliyattan  önce ve ameliyattan sonra. Üç gün önceki gibi keyifle sigara içemeyeceksiniz. Beslenme alışkanlıklarınızdan yağlı kızartmaları çıkaracaksınız. Çok sevdiğiniz birçok lezzetten vazgeçeceksiniz. Ömür boyu kullanacağınız ilaçların yan etkilerine alışma süreci, bundan bahsetmek bile istemiyorum. Ülkemiz kalp damar cerrahi konusunda çok ama çok iyi durumda. Gerekiyorsa ameliyat olmaktan hiç çekinmeyin. Âmâ ne olursa olsun bu noktaya gelmeden, bir kalp krizinin sizi yoklayıp dikkatinizi çekmeden önce hayatınıza ve alışkanlıklarınıza siz müdahale edin.

Tags: ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.