Meme Kanseri Belirtileri Teşhisi Tedavisi

Meme Kanseri Belirtileri Teşhisi Tedavisi

Kadın sağlığı; öncelikli olarak kadının kendisiyle ilişkili olduğu kadar, çocuk sağlığı ve aile sağlığı üzerindeki etkileri bakımından da son derece önemli bir konudur. Aile içi etkileşimlerin düzgün işleyebilmesinde kadının rolü yadsınamaz bir gerçektir. Sağlığı bozulan kişi özellikle kadınsa bu etkileşim daha çok  önem kazanır. Kadın sağlığı fiziksel ve ruhsal açıdan ele alındığında çevresinden soyutlanamaz bir durum olarak görülür. Aile; toplumun temelini oluşturduğundan, aile yapısında kadının sağlığının korunması aynı zamanda bir gelişmişlik göstergesidir.

Hemen hemen tüm kadınlar hayatları boyunca kadın hastalıklarından birine maruz kalabilmektedir. Bu hastalıkların biri olan meme tümörleri de en sık rastalanan kadın sağlığı sorunlarındandır ve her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski bulunmaktadır.

Meme Organını Tanıyalım

Meme üreme sistemini yakından ilgilendiren fakat üreme sisteminin bir parçası olmayan bir organdır. Her bir meme organında 15-20 lobülden oluşan loblar bulunmaktadır. Her birinden ayrı ayrı gelen süt kanalları ve sinüsler göğüs ucunda sonlanmaktadır. Bu lobların arasını yağ ve bağ dokusu oluşturur. Meme dokusu, rahim gibi yumurtalık hormonlarına cevap verir. Doğumdan sonra hipofiz ön-lob hormonu olan prolaktine cevap vererek süt bezlerinden süt salgısı yapması buna örnektir.

Meme Tümörleri (Neoplazileri)

Benign meme lezyonlarındaki en yaygın lezyonu multiple kistler oluşturmaktadır. Bu lezyonun diğer bir adı da “fibrokistik hastalık”‘tır. Bu tür kistik yapılar menopoz öncesi her 3 kadından birinde görülmektedir. Görülme sıklığı 30-50 yaş arasında artmaktadır. Bu kistlerin oluşum sebebi için yumurtalık (over) kaynaklı hormonların neden olduğu düşünülmektedir. Bu kistler klinik olgularda genel olarak çift taraflı rastlanmaktadır. Adet Öncesi dönemde (Premenstrual dönem) artma gösteren hassasiyet ve dolgunluk hissi gibi belirtiler ile kendini gösterebilir. Elle yapılan muayenede yumuşak ve düzensiz yapılara rastlanır. Ne yazık ki elle yapılan muayene ile kistik yapının Kanser (Karsinom) olup olmadığı belli olmamaktadır. Bu kistleri solid (katı) tümörlerden ayırt etmek için mamografi, ultrasound uygulanabilen başlıca yöntemlerdir. Çok nadir vakalarda bu tümörler cerrahi girişimle çıkarılabilmektedir. Fakat bu durum kistin yeniden tekrarlamayacağı anlamına gelmemelidir.

Fibroadenom; Bu tümör (neoplazm) daha çok genç kadınlarda görülmektedir. Sert, ağrısız ve hareketli kitleler daha çok meme dokusunun üst dış kısmında yerleşim alırlar. Çoğu tesadüfen fark edilen yapılardır. Bu lezyonu fibrokistik yapılardan ayıran en belirgin özellik ise; adet öncesi, adet ve sonrası (menstrual) dönemlerde kistik yapının değişim göstermemesidir. Fibroadenomların kötü huylu Kanserlere (karsinom) dönüşme yüzdesi çok düşüktür. Fibrokistik yapılara nazaran cerrahi girişim önerilmektedir. Çünkü hiçbir lezyonun tamemen selim olduğundan emin olunamaz.

Meme Kanseri Belirtileri Teşhisi Tedavisi

 Meme Kanseri

Meme kanseri istatistiksel açıdan dikkat çekicidir. Meme kanseri kadınlarda görülen kanserlerin %28’ini ve kadın ölüm nedenlerinin ise önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Meme karsinomu genellikle kanal veya lobüler dokunun epitel hücrelerinden köken alır. En çok meme kanallarından kaynaklanan “duktal” kanser tipi ve süt bezlerinden köken alan “lobüler” kanser tipi görülmektedir. Duktal meme kanserinin kadınlarda görülme sıklığı %80 civarındadır. Kanser kanal zarında başlar ve çevre dokulara yayılır. Lobüler meme kanseri ise yaklaşık olarak meme kanserleri içinde %20 oranında görülmektedir. Lobüler kanser tipi çoğu zaman mamografide görülmemektedir. Bu sebeple tanı koymak biraz daha güçtür.

Meme Kanserinde Klinik Değerlendirme

Memedeki herhangi bir kitle %90 oranında kadının kendisi tarafından fark edilmektedir ve bunların yaklaşık %20-25’i malign yapıdadır. Bulunan kitle genellikle sert ve hareketsiz yapıda veya yumuşaktır. Deriye olan tutulumundan dolayı deride çukurca bir görünüm oluşturmaktadır. Meme ucunda kanlı veya temiz akıntı bulunabilir (ileri evre için geçerli). Erken tanı her zaman için çok önemlidir, çünkü lezyon küçükken saptanmış olup yayılım ihtimali çok daha azdır. Bu sebeple “kendi kendine meme muayenesi” ve “mamografi” klinik değerlendirmede önemli iki konuyu oluşturmaktadır.

Kendi Kendine Meme Muayenesi

20 yaşına gelmiş bir kadının evde rahatlıkla yapabileceği ve yapması gereken bir muayenedir. Her ayın aynı günü yapılan bu muayene adet dönemine denk getirilmemelidir. Adetin başlamasından sonraki 10. gün idealdir.

  •   Ayna karşısında ilk olarak gözle muayene yapılır. Kadın çıplakken memeler; ölçü, şekil, büzülme, portakal kabuğu görünümü ve kızarıklık açısından değerlendirilir. Bu kontroller, önce kollar iki yana açılarak, sonra da yukarı doğru kaldırılarak tekrar tekrar yapılır. Daha sonra eller kalçanın üzerine konulup sırt kasları gedirilir ve çukurlaşma yada çekilme olup olmadığına bakılır.
  •  Memenin palpasyon (dokunma) ile yapılan muayenesinde sırt üstü yatılarak bir el başın altına gelecek şekilde pozisyon alınır. Sırtın altına bir yastık konulur ve muayene edilecek memenin üzerine kayganlık için kremler sürülmelidir. Bu şekilde kitlesel yapılar daha iyi fark edilir. Muayene içten dışa dışa doğru, parmak uçlarıyla hafif hafif dokunarak devam eder. Muayenenin sonunda meme ucu sıkılarak herhangi bir salgı olup olmadığına bakılır.

Kadınlar kendi kendine meme muayenesi yaptıkça meme dokularını daha iyi tanır ve değişik bir durum hissettiklerinde erkenden önlemi alınmış olur.

  Meme Kanserindeki Risk Faktörleri

  •   40 yaş üstünde bir kadın olmak
  •  Ailede, özellikle anne ve kızkardeşte meme kanseri öyküsüne sahip olmak
  •  İlk doğumunu 30 yaşın üstünde yapmış veya nullipar (daha önce hiç canlı doğum yapmamış) olmak
  •  Daha önce diğer memesinden cerrahi girişim olmuş olanlar
  •  İlk adet yaşı erken olan kadınlar
  •  Geç yaşta menapoza girenler (>55 – 57)
  •  Daha önce uterus (rahim) kanseri öyküsü olan veya halen uterus kanseri olanlar
  •  BKI (beden kitle indeksi) 29’un üzerinde olanlar
  •  Çok uzun süreli ve yüksek dozda estrojen tedavisi alanlar
  •  Aşırı yağlı yiyeceklerle beslenenler
  •  Çok fazla alkol tüketenler (Günde 1 bardak bira ve 1 bardak sert içkilerden fazlası)
  •  Benign meme hastalığına sahip kadınlar
  •   Bu risk faktörlerinin tanılamaya yardımını engelleyen temel problemi ise karsinomun 15-20 yıllık uzun bir latent (gizli) periyoduna sahip olmasıdır.

  Meme Kanseri Teşhisinde Mamografinin Yeri

Amerikan kanser birliği’nin mamografi önerileri şöyle sıralanır.

  •  35 – 39 yaş arasında en az bir kez mamografi çekilmiş olması,
  •  40 – 49 yaş arası 1-2 yılda bir mamografi çekilmiş olması,
  •  50 yaş üstü için her yıl bir kez mamografi çekilmesi, şeklindedir.

Yeni geliştirilen meme MR’ ı ise tanılama yöntemleri arasında yerini almıştır. Mamografi sonucunda şüpheli bir olguya rastlanmışsa biyopsi yapılması gerekebilir.

  Meme Kanserinde Evreleme;

Meme Kanserinde Evreleme, diğer kanserlerde de olduğu gibi 3 kritere bakılarak yapılır. Tümörün çapına ve primer odaklı olup olmadığına, lenf nodu tutulumuna ve uzak metastazına bakılarak ortalama 4 evreye ayrılır. Evre 1 başlangıç dönemi ve Evre 4 terminal döneme yaklaşılan evreyi tanımlar. Her evreye göre tedavi şekilleri farklılaşmaktadır.

  Meme Kanseri Tedavisi Yöntemleri 

Meme Kanserinde Cerrahi Tedavi; Temel tedavi yöntemi olarak kabul edilmiştir. En çok tercih edilen şekil ise, memenin tamamen, aksiller (koltuk altı) lenf dokusuyla beraber çıkarılmasıdır. Bu işleme mastektomi adı verilmektedir. Eğer tümör küçük (<4 cm) ve hastalığın evresi 1 veya 2 ise hastaya lumpektomi (sadece tümör ve çevresindeki dokuların çıkarılıp radyasyon tedavisinin uygulanması) yapılabilir. Hastanın mastektomi ve lumpektomi arasında ki sağ kalım oaranları hemen hemen aynı olduğundan yurt dışında çoğu doktor direk olarak mastektomiyi benimsemiştir.

Kemoterapi; Bu yöntem genelde büyük karsinomların cerrahiye uygun hale getirebilmesi için uygulanan bir yöntemdir.

  Meme Kanseri Ameliyatı Sonrası Hastanın Dikkat Etmesi Gerekenler

  •   Ameliyat sonrası cerrahi işlemin uygulandığı taraftaki kol yastıkla desteklenerek her zaman kalp seviyesinde kalması sağlanır.
  •  Ameliyatın olduğu taraftan uzunca bir süre tansiyon ölçtürmemelidir.
  •  Ameliyat sonrası kanama ve enfeksiyon belirtileri yönünden dikkatli olunmalıdır.
  •  Kol egzersizleri günde en az 4 kez tekrarlanmalıdır. Egzersizler ağrı olduğu zaman bırakılır.
  •  Ameliyatlı taraftaki kolda şişme görülürse sağlık ekiplerine haber verilmelidir.
  •  Cerrahi işlemin yapıldığı taraftaki koltukaltına deodorant gibi kimyasallar ve losyonlar kullanılmamalıdır.

  Meme Kanseri Teşhisi Konmuş Bir Kadının Psikolojisi

Meme kanseri tanısı, kadın için diğer kanser türlerine oranla daha hassas bir konudur. Kadınsal varlığın sorgulanmaya başladığı ve kadın olarak eksik yaptığı birşeylerin arandığı bir dönem başlamıştır. Kendisini suçlamasının yanı sıra diğer yandan ölüm korkusuyla baş etmeye çalışmaktadır. Normal yaşamlarının değişeceğinden, eşlerinin tepkilerinden, cinsel fonksiyon bozukluklarından, görünümlerinde meydana gelebilecek değişimlerden ve hayatındaki tüm belirsizliklerden korkabilirler. Sorunlarını başkaları ile paylaşmada yeterli olurlarsa yalnızlık duygularını daha çabuk yenebilirler. Düzenli psikolog ve psikiyatri desteği ile bir çok kadın yaşam kalitesini yükseltmiştir.

DİPNOT: Memenin çıkarılması sırasında veya cerrahiden sonra meme rekonstrüksiyonu yapılabilir. Bu işlem simetriyi sağlamak ve hastanın beden imajını korumak amacıyla yapılabilmektedir. Rekonstruksiyon; çoğu zaman silikon ile doldurulmuş göğüs implantlarının kullanılması ile gerçekleşir.

Tags: , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.