Sepsis Tedavisi

Sepsis Tedavisi

Sepsis tedavisi zor bir hastalıktır. Bunun nedeni sepsisin diğer hastalıkların belirtilerine benzerliğinden dolayı geç teşhis edilebilmesidir. İlerleyen seviyede başlayan sepsis tedavisi, yoğun organ ve doku harabiyetine neden olduğundan, geri dönüşlü harabiyetlerin giderilmesi zaman almaktadır. Geri dönüşsüz harabiyetler için yapılabilecek birşey yoktur. Örneğin nefes darlığı ve az oksijenlenme nedeniyle beyinde oluşan ufak çaplı harabiyetler, ilerleyen yaşlarda sinir sistemiyle ilgili problemlere neden olabilmektedir.

Sepsisin tedavisinde genellikle geniş spektrumlu antibiyotikler kullanılır. Geniş spektrumlu antibiyotikler oldukça fazla sayıda mikroorganizma üzerinde etkilidir. Ancak normal florayı bozabildiğinden dikkatli kullanılması gereklidir. Aşırı kullanımı nedeniyle bozulan floranın geri dönüşü yoktur. Geri dönüşsüz bu işlemin sonucunda vücut savunma mekanizmalarından birini kaybeder ve hastalıklara karşı açık hale gelir.

Sepsis Tedavisi

Sepsis tedavisinde genellikle hap formunda midede çözülen antibiyotikler tercih edilir. Bunlardan en çok kullanılanı amoksisilin, amoksisilin trinitrin ve doksisiklindir. İdrar yolları odaklı gelişen sepsis durumlarında ciprofloksasin de bu tedaviye eklenebilir. İleri seviyede gelişen ve septik şoka yol açan sepsis durumlarında ise durumun aciliyetinden dolayı bu antibiyotiklerin flakon yani intravenöz (damar içine) uygulanabilecek formları tercih edilir (ciprofloksasin flakon). Bu antibiyotikler damar çeperlerinde harabiyete neden olabildiğinde, çok yavaş bir şekilde hastaya verilmesi gereklidir.

Sepsis tedavisinde unutulmaması gereken en önemli bölüm, sıvı takviyesi ve sıvı- elektrolit dengesinin korunmasıdır. Bu sebepten dolayı hastaya sürekli izotonik sodyum klorür solüsyonu takviyesi yapılmalıdır. Antibiyotiklerin intravenöz yoldan verimine ara verildiği durumlarda ringer laktat solüsonu verilebilir. Ringer laktat, ph ve yapı olarak kana en yakın endüstriyel medikal sıvı olmakla beraber, bir çok ilaçla tepkimeye girebildiğinden ilaçla birlikte verilmesi tercih edilen bir durum değildir. Hasta şokta ve ağız yoluyla beslenemiyorsa günde bir defa 1000 ml dekstroz solüsyonu da takviye edilmelidir. Dekstroz solüsyonu içerisinde bulunan şeker, vücut için gerekli olan enerjinin üretilmesine katkı sağlar.

Hastanın ateşinin aşırı yükselmesi durumunda, vücut ısısını dengeleyebilmek için parasetamol tablet yada hastanın durumuna göre parasetamol flakon verilebilir. Ateş normal vücut sıcaklığına düştüğünde bu işlemin kesilmesi gereklidir.

Acil durumlarda, bütün bu sıvıların vücut içerisine takviye edilmesiyle beraber, Hastanın aldığı- çıkardığı takibinin yapılması, kalbe binen yükün tespiti ve önlenebilmesi açısından gereklidir.

Tags:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.