Zayıflama ve Özdenetim

Zayıflama ve Özdenetim

Çağımızın en büyük sıkıntılarından birisidir obezite. Gerek tükettiğimiz gıdalarda bulunan katkı maddeleri, gerek hareketsiz yaşam bu sorunun her geçen gün çığ gibi büyümesine neden olmaktadır. Bütün bu negatif durumları görmezden gelerek kontrolü elden bırakır, kilo almaya başlarız. Gitgide kontrolsüzlüğe alışırız ve bu durum obezite ile savaşımızda bizi en çok zorlayan etken olur şüphesiz.

Obeziteye neden olabilecek pek çok neden sayılabilir. Sağlık problemleri dolayısı ile kullanılan ilaçlar, aşırı iştah, hormonlu gıdalar, hareketsizlik, aşırı tatlı tüketimi bunlardan bir kaçıdır. Bütün bunlara çeşitli çözüm önerileri sunulur. Tiroid ilaçları, iştah kesici yiyecekler, diyet listeleri, egzersizler… Bunların birer çare olduğu tartışılmaz, ancak bunları yapmak için gerekli olan güçlü irade ve kararlılıktan hiç bahsedilmez. Aslında en önemlileri bunlardır. Uygulanmayacak ya da yarıda bırakılacak bir diyet listesi ya da egzersiz programının zayıflamaya herhangi bir katkısı olmaz. Obezite ile savaşın ilk aşaması, bu savaşla baş edecek güçlü bir özdenetimdir. Bu yüzden bu süreçte üstünde en çok durulacak konu bu olmalıdır.

Çevremizi gözlemlediğimiz zaman kilo kontrolünde başarılı olan kişilerin genelde güçlü bir özdenetime sahip olduğunu görürüz. Kararlıdırlar! Her sabah aynı saatte kalkıp spor yapmayı ve sağlıklı beslenmeyi ilke edinmişlerdir. Nitekim görünüşleri de bunu kanıtlar. Kimileri küçük yaşlardan itibaren edindiği alışkanlıklar sayesinde bu iradeye sahiptir ancak kimisi onlar kadar şanslı olmayabilir.

İrademiz alışkanlıklarımıza, psikolojik durumumuza ve hayatı anlama biçimimize göre şekil alabilmektedir. Geçmişimiz bu konuda parlak olmasa da bunun üstesinden gelmemizin ve bundan sonraki zamanlarımızda güçlü bir özdenetim ile yolumuza devam etmemizin yolları vardır. Kendimize uyguladığımız bu psikolojik yöntemler sayesinde bilinçaltımızı olumsuz yığınlardan temizleyip, temiz ve güçlü bir zihin ile obeziteye karşı koyabilecek gücü bulabiliriz. Böylelikle bir türlü başlanmamış ya da yarıda bırakılmış diyetler ve egzersiz programları tarihe karışacaktır.

“Ya hep ya da hiç!” yasasını sonsuza kadar aklınızdan çıkarın!

Hayat siyah ya da beyazdan ibaret değildir. Çeşit çeşit renkler vardır. Bunu kabullenmek zorundayız. Diyet listenizdekileri ilk aşamada hiç hata yapmadan uygulayamamanız normaldir. Bilindiği gibi tedavide ilk aşama kabullenme aşamasıdır. Özdenetimimizi güçlendirmemizin ilk yolu, bu konuda zayıf olduğumuzu ve güçlenmemiz gerektiğini kabullenmekten geçer. Diyet listemizde asla var olmayan o bir dilim bol çikolatalı pastayı yemiş olmanız günün geri kalanında büyük boy pizza ve iki paket cipsi de mideye indirebileceğiniz anlamına gelmez. Düştüğümüz yerde yeniden ayağa kalkıp devam etmeliyiz. O bir dilim pastanın da pişmanlığını duymaktan vazgeçmeliyiz. Pişmanlık bizim pilimizi bitiren bir duygudur. Bu da zayıflamamızı zorlaştıracak bir durumdur.

Psikolojinizin en zayıf olduğu anda bile neler yapabileceğinizi kendinize gösterin.

Kendinizi gözlemleyin. Normalde stresli anlarınızda çok yiyen birisiyken, bir gün yine stresli bir anınızda asla reddedemeyeceğiniz bir yiyeceği reddediyor ve o günü onsuz geçiriyorsunuz. Hepimiz böyle bir şeyi hayatımız boyunca en az bir kez yaşarız. Yaşadığınız bu sıra dışı anları devamlı hatırlayın ve aslında o özdenetim gücüne erişebilme potansiyelinde olduğunuza inanarak hedefinize sıkı sıkı sarılın.

Kendinize büyük hedefler koyun!

Büyük hedefler koymak psikolojinizi alevlendirecektir. Örneğin bir ay içerisinde 4 beden küçüleceğinizi söyleyin kendinize ve planlarınızı da bu hedefe göre hazırlayın. Hatırı sayılır hedefler koymak bizi hayallerimize yakın hissettirecek ve heyecanımızı canlı tutacaktır. Bir ay içerisinde 4 beden küçülmeyecek olsak bile küçük hedeflerle alacağımız sonuçlardan daha iyi sonuçlar alacağımız tartışılmaz. Büyük hedefler büyük uğraşları beraberinde getirir. Hedef küçük olursa çabalarımız da heyecanımız da zayıf olacaktır. Uzun bir süreçten sonra değişecek pek bir şeyin olmayacağını bilmek bizi daha en baştan psikolojik olarak yoracaktır ve hedefimizden şaşmamız da kolay olacaktır.

Zaaflarınızla fazla yüzleşmeyin!

Zayıf bir iradeye sahipseniz zaaflarınız ile baş başa kalmak ve onlara direnmeye çalışmak iradenizi güçlendirmez, aksine yorar. Kollarında hiç kas olmayan birisi 100 kg’lık bir ağırlığı en fazla kaç saniye taşıyabilir? 100 kg’ı taşıyabilmesi için önce 1 kg’lık ağırlıklarla başlayıp, yavaş yavaş arttırarak devam etmesi gerekir. Yanımızda birisi hamburgeri mideye indirirken yağsız tuzsuz salata yemek bizi diyetten soğutacaktır. Dolabımızda bir paket cips duruyorken diyete en fazla ne kadar devam edebiliriz ki? Evde bulundurduğumuz yiyecekler hedefe uygun olmalıdır. Bol kalorili yiyeceklerden olabildiğine hızlı uzaklaşmalı, bulundukları yerleri terk etmeliyiz. Kaçmamızın mümkün olmadığı durumlarda ise eğer dayanabilmek zorlaşıyorsa bir taneyi aşmamak ve alışkanlık haline getirmemek kaydı ile küçük kaçamaklar yapmanın diyete bir zararı olmaz.

Zihninizdeki kirlerden arının!

Araştırmalara göre obez olanların büyük çoğunluğu kendisini psikolojik çıkmazda hisseder ve bu çıkmaz ile yüzleşmekten kaçmak için devamlı bir şeyler atıştırmak isterler. Böylelikle daha büyük çıkmazlara imza atarlar. Önce gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Duygularımızı kendimize anlatmalıyız, duygular zihnimizdeki güçlü etkisini yitirene kadar… Anlattığımız bu kötü olaylar büyüsünü yitirdiği zaman muhtemelen o zamana kadar bu yükü boşu boşuna taşıyıp hayatı kendimize zindan etmenin pişmanlığını yaşıyor olacağız. O pişmanlıktan vazgeçmeli ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edip geçmişimizin bize çok şey kattığını düşünerek önümüze bakmalıyız. Bu süreçten sonra bilinçaltımızı heyecanlı ve olumlu düşüncelerle doldurmalıyız. Ayrıca bu olumlu düşünceler gerçek dışı da olabilir. En imkansızı isteyin ki olabilecek en iyi sonuca ulaşın!

 

Tags: , , , ,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.