Tüp Bebek Konusundaki İlk Çalışmalar
Tarihin ilk dönemlerinde Hipokrat da kısırlık olayının farkındaydı. O dönemde gebe kalmada kadınların rahim yapısının etkili olduğu ve spermlerin bu konuda ne kadar önemli olduğu biliniyordu. Ama tüp bebek çalışmaları ilk olarak 1890’lı yıllarda Walter Heape tarafından, tavşanlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. İnsanlar üzerinde ilk çalışmalara 1939 yılında başlanmıştır. Bugünkü anlamda ilk tüp bebek çalışmalarını, Britanyalı bilim adamı Edwards ile birlikte cerrah Steptoe birlikte gerçekleştirmiş, ancak 1975 yılında yapılan ilk deneme, bir dış gebelik ile sonuçlanmıştır. Edwards bugün tük bebek çalışmalarının öncüsü (in vitro fertilization, IVF) kabul edilmektedir.
Bu başarısız deneme sonrasında, insanlar olsun diğer bilim adamları olsun yoğun eleştiriler yapmışlardır. Hatta ekip suçlanmıştır. Yine de çalışmalar devam etmiş ve üç yıl sonra ilk tüp bebek olan Louise Brown doğmuştur (1978).
Doğduğunda 2,6 kilo gelen Louise, tamamen normal bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Ancak durumu bilen arkadaşlarının acımasız şakalarından kurtulamamıştır. Küçük bir test tüpüne nasıl sığdığı gibi sorulara çok üzülen Louise genelde utangaç bir yapıda gelişmiştir.
Bugün 39 yaşına gelen Louise, evlidir ve 11 yaşındaki oğlunu doğal yoldan dünyaya getirmiştir. Ama Louise’in kardeşi de kendisi gibi tüp bebek yöntemi ile dünyaya gelen kırkıncı kişidir.
Ülkemizdeki İlk Tüp Bebek Çalışmaları
Ülkemizde bu konuda yapılan çalışmalara gelince. Ülkemizin ilk tüp bebeği 1988 yılında Samsun’da dünyaya gelen Dilek’tir. Çalışmalar Almanya’da başlamışır ama doğum ülkemizde olmuştur. Tamamen ülkemizde yapılan tedavi ile doğan ilk tüp bebek ise 1989 yılında doğan Ece’dir. Bu iki doğum arasında sadece birkaç ay fark bulunmaktadır.
Yıllar sonra yapılan bir söyleşide Dilek, çocukken bir mutfak tüpünde doğduğunu sandığını söylemiş. Hatta arkadaşları sokaktan tüp kamyonu geçtiğinde seni almaya geldiler diye şaka yaparlarmış. Kendisini görmeye gelen meraklı insanlar olurmuş. Hatırladıkça bugün hala içinin sızladığını söylüyor.
Aslında ülkemizde tüp bebek çalışmalarının ilk yıllarında, bir yandan yeni bir uygulama olması bir yandan da imkanların kısıtlı olması yüzünden yanlış uygulamalar ve hayal kırıklıkları da olmuştur. İlk denemelerde başarı oranları yüzde 30’lar civarında kalmıştır. Bu nedenle aileler genelde ikinci defa denemekten kaçınmışlardır. Bu önyargıyı kırmak zaman almıştır.
Başarılı gelişmelerden sonra ülkemizde 1994 yılında Ankara’da ilk özel tüp bebek merkezi açılmıştır. Bugün tüp bebek hizmetleri veren merkezlerin sayısı 200’e yakındır. Belki biraz gecikmeli başlamış olsa bile bugün ülkemizde dünyadaki birçok yeni uygulama aynı anda eş zamanlı olarak yapılmaktadır. Tüp bebek çalışmalarında başarı oranları yüzde 50’lere ulaşmıştır. Hem tıp hem de teknoloji alanındaki hızlı gelişmelerle, yeni tedavi yöntemleri geliştirilmiş, tedavi süreleri kısalmış ve daha önemlisi maliyetler düşürülmüştür. Bugün artık diğer kısırlık tedavileri yanında tüp bebek tedavisi en fazla tercih edilen ve güvenilen bir yöntem olmuştur.
Ülkemizde doğan her 40 bin bebekten birinin tüp bebek olduğunu biliyor musunuz? Avrupa ülkelerinde her 60 bebekten biri tüp bebek yöntemi ile doğmaktadır. Dünya genelinde tüp bebek sayısı beş milyonun üzerindedir. Ülkemizde bu tedavi yöntemi, yapılan yasal düzenlemelerle sosyal güvenlik kapsamına alınmıştır ve kısırlık tedavisinde aileler daha fazla tercih etmeye başlamıştır.