Tüp Bebek Sürecinde Teknolojik Ürün Kullanımı

Tüp Bebek Sürecinde Teknolojik Ürün Kullanımı

Çağımızda teknolojiyi her gün daha fazla kullanır olduk. Bu yaşamı kolaylaştırıyor ve güzelleştiriyor. Buna kimsenin bir diyeceği olmaz ama ya farkına varmadan karşı karşıya kalınan riskler?
Tüp bebek tedavilerinde yaşanan onca çabalar, beklentiler ve güçlüklere rağmen ve onca mücadeleye katlanmışken, hamilelik süresince karşı karşıya kalınan ve hiç de akla gelmeyecek bazı tehlikelere her zamankinden daha fazla dikkat edilmesi gerekir.
İşte cep telefonları, işte kablosuz internet, işte uzaktan kumanda aletleri. Hatta yüksek gerilim hatları, mikrodalga fırınlar, radyo dalgaları. Bunların hemen hepsi yaydıkları elektomanyetik dalgalarla çalışırlar. Bu aletler elektromanyetik radyasyon emerek ve yayarak işlevlerini gerçekleştiriler. Radyasyon demek çok sayıda dalga boyundaki enerjiyi ifade eder. Yaydıkları ışınların etkisini belirleyen ise dalga boyları ve frekanslarıdır.
İş yerinde ve evde hemen hergün kullanılan masa üstü bilgisayarlardan orta derece mikrodalga radyasyon yayılır. Yapılan araştırmalarda eğer kısa süreli kullanılıyorsa, bu tür bilgisayarların bebeğe ve anneye bir zararı görülmemiş. Ancak uzun süreli kullanımlarda, sırt ve bel ağrılarına neden olabileceğinden, ya da gözlerde yorgunluk oluşturacağından, sık sık ara vermeleri ve dolaşmaları öneriliyor.
Kablosuz bilgisayar ağlarına gelince, bu konuda çelişkili araştırmalar ve açıklamalar var. Bir kısım araştırmalarda, kablosuz ağlarda kullanılan WiFi teknolojisinin radyofrekans sinyallerinin, insan sağlığı için riskli olabilecek uluslararası belirlenen seviyelerin altında olduğu tespit edilmiş. Bir kısım araştırmalar ise özellikle anne adayı ve bebek için risk taşıdığını ortaya koymuş.
Kısa mesafede kablosuz iletişim için kullanılan bluetooth teknolojisinde ise söz konusu enerji yayılımı çok daha düşük değerlerdedir. Bu da sağlık ve üreme açısından bir risk oluşturmuyor.
Artık oldukça yaygın olarak kullanılan cep telefonları da mikrodalga elektromanyetik radyasyon ile iletişim sağlıyor. Her cep telefonu modelinde yayılan radyasyon miktarı farklıdır. İnsan vücuduna ne kadar radyo dalga enerji aktarıldığı ölçümle tesbit ediliyor. Bu ölçüm SAR (spesific absorbtion rate) olarak isimlendiriliyor. Uluslararası belirlenen sınır değerlerinin üzerinde radyo dalgaları, insan vücudunda ısınma etkisine neden olabiliyor. Bu değerlerin altında bu tür radyo dalgalarına maruz kalınması ise insan sağlığı için bir tehdit oluşturmuyor. Avrupada satılan cep telefonu modellerinin çoğunda o modele ait SAR değeri belirtilmiştir.
Henüz cep telefonu kullanımı on yıllık bir süreyi aşmadığından uzun süreli kullanımların anne adayı ve bebek sağlığı üzerindeki etkilerine dair henüz bir bulgu elde yok. Danimarka’da yapılan bir araştırmada gebelikte cep telefonu kullanan annelerin çocuklarında okul çağında hiperaktivite ve duygusal dengesizliklerin olduğu belirlenmiş. O nedenle daha az radyo dalgalarına maruz kalmak için cep telefonu konuşmalarını kısa tutmak, cep telefonu alırken SAR değeri düşük telefon modellerini tercih etmek ve cep telefonuna bağlı dinleme kitlerini kullanmak doğru olacaktır.
Özellikle akıllı telefonlarda, telefon boşta dururken bile internet bağlantısı olduğundan sürekli sinyal alış verişi devam eder. Bu açıdan akıllı telefonların da zararlı olabileceği belirtiliyor.
Mutfaklarda sıkça kullanılan mikrodalga fırınlar, radyasyon yayılımını en aza indirecek şekilde izole edilmişlerdir. Çalışırken kaçak radyasyon yayılımı asgaridir. Yani çalışan mikrodalga fırının başında durmak gebelikte riskli değildir.
Yerleşim yerlerinde çok sayıda cep telefonu baz istasyonları kurulmaktadır. Baz istasyonlarının çoğalması ile birlikte kapsama alanları da genişlemiş oluyor. Baz istasyonları radyo alıcı ve vericileridir. Yapılan araştırmalarda baz istasyonlarına yakın oturanların ve çalışanların genel bir sağlık riski altında olmadığını gösteriyor. Ancak bu araştırmalar çok da inandırıcı gelmiyor.
Ev ve iş yerlerinde kullanılan ve cep telefonlarına benzer şekilde çalışan, dijital kablosuz telefonların (DECT) kullanımının da, gebelikte düşük oranlarını veya doğumsal anomali riskini artırmadığı ifade ediliyor.
Sonuç olarak yaygın olarak kullanılan teknoloji anne adayı ve doğmamış bebek için en azından görünürde bir tehdit oluşturmuyor. Ama her şeye rağmen dikkatli olmak ve araştırma sonuçlarına şüphe ile yaklaşmak gerekiyor. Belki de bu araştırmalar ticari kaygı ile sponse edilen çalışmalardır.

Tags:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.